ALTA GRACIA - CHE GUEVARA MÜZESİ- ARJANTIN Ekim 2011

ALTA GRACIA CHE GUEVARA MÜZESİ (ARJANTIN) 

Maceranın tehlikeli olduğunu düşünüyorsanız, rutini denemenizi öneririm ... Daha Ölümcül'dür ! " 

Brezil'yalı Roman Yazarı Paulo Coelho

Festivaller, müzeler ve Cizvit ( peygamber Ïsa ) tarikatının bulunduğu  kasabanın adı, Alta Gracia, Paravachasca Vadisi'nin tüm cazibe merkezlerinde kültürün hissedildiği bir köşesidir.

Alta Gracia, Córdoba şehrine en yakın turistik yerlerden biridir. Büyük bir cazibe merkezi olan tarihi merkezin kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Mirası Alanı ilan edilen beş Cizvit (İsa tarikatı)  tarımsal işletmelerden biri bulunmaktadır.

Ayrıca,   Gabriel Dubois Fransız heykeltıraşın sanat eserlerini müze olan evi koruyor ve Manuel de Falla Müzesi İspanyol bestecinin hayatı ve eserlerini anıyor. Son olarak belki de en ünlüsü ve tanınanı CASA DEL CHE  müzesidir.




Ernesto Che Guevara hakkında bilmeniz gereken 5 şey:

1- Che Guevara Kübalı değildi
Gerçekte, Küba mücadelesinin bu sembolü, 14 Haziran 1928'de Arjantin'in Rosario kentinde nispeten varlıklı bir ailede dünyaya geldi. Ernesto Rafael Guevara de la Serna, Latin Amerika'yı dolaştıktan sonra ancak 28 yaşındayken Küba'ya katıldı. Daha sonra birkaç ay önce Meksika'da Castro kardeşlerle tanıştı ve 1956'da Fulgencio Batista diktatörlüğünü devirmek için Granma gemisiyle adaya geldi.


2- Ernesto Guevara: "Che" lakabı nereden geliyor?
Güney Amerika'da ve özellikle Ernesto Guevara'nın geldiği Arjantin'de “che” başkalarına seslenmek için kullanılan bir ünlemdir. Guevara'nın bu dili kullanma alışkanlığı vardı ve devrimci arkadaşları da kısa sürede bu dil alışkanlığını kendisine takma ad haline getirdiler.


3- Politika döneminde bakan oldu mu ?
Yaklaşık iki yıl süren gerilla savaşının ardından Castro ve Komutan Che Guevara mertebesine ulaşan Ernesto , Batista rejimini devirmeyi başardı. Ocak 1959'da yeni bir hükümet kuruldu ve Che Guevara da buna katıldı. İki yıl sonra Küba'da Sanayi Bakanı bile oldu ve ardından Küba Ulusal Bankası'nın sorumluluğunu üstlendi.



4- Che Guevara'nı karanlıkta kalan karakteri var mı ?
Komutan Che, amacına hizmet etmek için ona engel olmaya çalışan kişilerden, kurtulmaktan çekinmez. İktidara geldiğinde “çalışma ve yeniden eğitim” kamplarının (zorunlu çalışma kampları) oluşturulmasının yanı sıra, yüzlerce keyfi suikastla da ilişkilendiriliyor.
1959'da Fulgencio Batista rejimi devrildiğinde Che Guevara ilk olarak Cabaña hapishanesinin başkomutanı seçildi. Bu kalede yüzlerce infazdan sorumlu olan bir devrim mahkemesi kurdu. Polis memurları, askerler ve yeni rejimin düşmanları savaş suçlarından suçlu olarak yargılanıyor ve bazen mahkumiyetlerini ailelerine gerekçelendirmek zorunda kalıyorlar. La Cabaña'ya yaptığı bu ziyaret ona carnicerito, yani "küçük kasap" lakabını kazandırdı. Muhalifleri onu terörist olmakla suçlasa bile Che bunu kabul eder: 1964'te Birleşmiş Milletlerde "Vurduk, vuruyoruz ve gerektiği kadar vurmaya devam edeceğiz" dedi.






5- Che Guevara Küba'daki hayatından memnun muydu ?
Küba devrimini başarılı bir şekilde gerçekleştirip teorileştirmek le yetinmeyen Che Guevara, onu uluslararası alanda ihraç etmeye çalıştı. 1965'te Fidel Castro, aşırı olduğu düşünülen pozisyonları nedeniyle onu iktidardan uzaklaştırdığında, sosyalizmi tüm dünyaya ihraç etme hırsıyla Küba'dan ayrıldı.

Afrika'ya gider ve Kongo'da, ardından Bolivya'da bir gerilla savaşı başlatmaya çalışır, ancak her zaman başarılı olamaz. Nihayet Bolivya ormanında tutuklandı ve 9 Ekim 1967'de Bolivya ordusunda çavuş olan Mario Terán tarafından La Higuera köyündeki terk edilmiş bir okulda öldürülür.









İTALYA 30 Mayıs-19 haziran 2016

 HER TARAFINDAN TARİH FIŞKIRAN ÜLKE : İTALYA

Yolculuk virüsü bizi yine yollara düşürdü. ( 30 mayıs - 19 haziran )
Sırt çantamızı kaptığımız gibi ver elini italya. Çok eski seyahatlerimle kıyaslama yaparsam, bana göre tek değişen şey, halkın ve turistler ile ticari ilişkileri olan kişilerin, bu muazzam gelir kaynağına karşı pozitif yaklaşımlarıdır. İnanılmaz derecede turist var. Turistlere doğru bilgi vermeyi onlara güler yüz göstermeyi sanki kendilerine verilmiş bir görev duygusuyla yapıyorlar.
Toplu taşıma araçları, tren, otobüs, metro, ( taksi pahalı ) düzenli bir şekilde çalışıyor. Biletleri ise kolaylıkla ya otomatik makinalardan yada sigara satış büfelerinden alabiliyorsunuz.
Halkın büyük bir kısmı en az bir yabancı dil biliyor, gençler ise İngilizce ve Fransızcayı yeteri derecede konuşuyorlar. yani her an yardımcı olacak birisi var.
Halkı çok güler yüzlü, yardım sever ve sempatik insanlar.
Turistik yerler çok iyi belirtilmiş, çok iyi korunmuş, her şehrin turistik haritasını otelinizden veya turist bilgilendirme merkezlerinden bedava alabilirsiniz.
Her şehirde tarihi güzellikle karşılaşıyorsunuz.
Bariz bir turist kazıklama geleneği ortadan kalkmış gibi gözüküyor. Garsonlar ise bahşiş olasılığına göre hareket etmiyorlar.
İtalya'da balık, makarna ve pizza iyi bir Restoran'da yenilmelidir yoksa hayal kırıklığına uğrarsınız.
GEZDİĞİMİZ ŞEHİRLER ve bir iki örnekle görülmeye değer yerler.
-ROMA : roma şehri ve tarihi kalıntıları, Villa d'este, Villa farnesina, Garibaldi meydanı ve generallerin heykellerinin bulunduğu patikalar.
- ELBA ADASI : Napolyon Bonapart'ın sürgüne gönderildiği ada olarak ünlüdür. Her sene haziran ayında, geleneksel askeri kıyafetlerle şenlikler düzenlenir. Portoferraio en büyük şehri. Biodola ise sayfiye yeridir.
-LİVORNO : Ligurya Denizi kıyısında bir şehir. Modigliani (Yahudi kökenli İtalyan ressam ve heykeltıraş) doğduğu ev müzeye dönüştürülmüş ve ziyaret ediliyor.
- VIARREGİO : Torre del lago bölgesinde Puccini'nin evi ve müzesi, Pietra santa bölgesinde, Bottero'nun ( Kolombiyalı modern sanat ressamı.) şehre bıraktığı eserler.
-LUCCA : Dük ve imparatorların şehrinde onların bıraktığı tarihi eserler.
-LA SPEZİA : Porto venere, Riomaggiore, Manarola, corniglia, Vernazza, Monterosso el mare bölgelerindeki, deniz kenarındaki yüksek yamaçlarda kurulmuş balıkçı şehirleri.
-GENOVA : Cenova eski tarihsel merkezinin "Le Strade Nuove (Yeni Sokaklar)" ve "Palazzi dei Rolli (Rolli'lerin Sarayları)"'ndan oluşan büyük bir kısmı 2006dan itibaren UNESCO Dünya Mirasları İtalya listesine katılmıştır.
-PISA : Ünlü Eğik Pisa Kulesi ve içinde Pisa Katedrali ve vaftizhanesi ile birlikte bulunduğu "Piazza del Duomo" bölgesi 1987den itibaren UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne alınmıştır.





Cenova'nın eski limanını ziyaretiniz sırasında Neptün Kalyonu 'nu gözden kaçırmayacaksınız. Roman Polanski'nin aynı konulu filminin çekimlerinde kullanılan bu muhteşem korsan gemisi, bugün şehrin önemli bir turistik mekanıdır. Limanın tam ortasında gururla konumlanan geminin ön tarafında Neptün heykeli var, sadece 15 dakikalığına 6 € karşılığında ziyaret edilebiliyor! Geminin önünde fotoğraf çekmeniz korsan ruhunuzu tatmin etmeye yetecektir!
















KUKS-ÇEKYA

 ESKİ SAĞLIK MERKEZİ (KUKS HASTANESİ)

Eskiden çok önemli bir kaplıca kasabası olan Kuks, Kont Špork tarafından tasarlanan ve hastaların bakımına adanan, o zaman için en üst düzey ekipmanlarla donatılmış ve aynı zamanda önemli bir kültür merkezi olan muhteşem bir binayı korumuştur.  Barok mimari, heykeller, manzara, her şey harika bir uyum içinde.



Girişte, devasa bir korkuluk üzerinde: Matyáš B. Braun'un heykelleri. Bir yanda on iki tanesi insan doğasının erdemlerini, diğer on iki tanesi ise kötü alışkanlıkları simgelemektedir. Kendinizi doğru tarafa koymak size kalmış! Terasta ayrıca Matyáš B. Braun'un Din alegorisine hayran kalacaksınız. 5 tonluk bir kumtaşı bloğundan oyulmuş olan bu heykel, şüphesiz ülkedeki en güzel Barok heykeldir.

Genellikle "Şato" olarak adlandırılan Kardeşler Hayır Kurumu hastanesi, daha doğrusu 1695 yılında G.-B. tarafından inşa edilen bir spa merkezidir. Eski hastanenin taş mezarında Matyáš B. Braun'un orijinal eserleri (diğerleri kopya) bulunmaktadır. Hastanede Kutsal Üçlü Kilisesi ve onun kripti bulunmaktadır. Hastaneden sonra inşa edilmiş olup, Spór ailesinin mezarını (kontun tabutu tenekeden yapılmıştır) ve her şeyden önce Matyáš B. Braun'un eşsiz bir eserini barındırmaktadır: İsa'nın ahşap heykeli. Ayrıca hastanenin barok ECZANESİ'ni de ziyaret edebilirsiniz.

ORMAN VE GALERİ DE BETHLÉM (BRAUNŮV BETLÉM)

Beytüllahim (Bethléem), ormanında, Matyás Braun, hayallerine anlam katıyor, 1726 ile 1734 yılları arasında kayadan yontulmuş, muhteşem ve sıra dışı heykellerden oluşan sekiz grup: oyulmuş uçurumun bir parçası Beytüllahim mağarasını temsil ediyor. Üç Akil Adam, palmiye ağaçlarının arasından develeriyle yaklaşıyor, Aziz Hubert bir geyiğin önünde diz çöküyor... Yazın yürüyüş için güzel bir yer ama kışın heykellerin karla kaplandığı zamanlar oluyor. 

























ANA SAYFA

SEYAHAT TUTKUSU

Sana yolculuk yapmak istiyorum.  Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun.  Cemal Süreya İlk seyahat etme tutkusu, Ağrı...